Böyle bir dolandırıcılık hikayesi yok

ABONE OL

Hem 350 kilometre yol yaptırdılar hemde dolandırdılar.

Bir internet sitesi üzerinden araçlarını satışa çıkaraman çift dolandırıldı. Aracını satmak isteyen çift dolandırıcıların oyununa gelerek 350 kilometre uzaklıkta bulunan İzmir’e gitti. Noter satışının yapılması sonrası kredi çekebileceklerini söyleyen kişiler, satış işlemlerinin ardından 85 bin TL’lik araçla kayıplara karıştı. Talihsiz çiftçifti aracın aynı gün Manisa'da bir galeriye satıldığını tespit edince, otomobillerini geri almak için hukuk mücadelesine girişti

Nagihan ve Rıdvan Yıldırım çifti 85 bin TL değerindeki otomobillerini satmak için internet üzerinden ilan verdi. Aracı çekeceği tarım kredisi ile satın alacağını söyleyen A.E. isimli kişinin talebi üzerine satış için İzmir'e giden çift, burada A.E. ile birlikte gelen H.E., E.A. ve G.Ş. isimli kişilerle buluştu. Aracı satın almak için tarım kredisi çekeceklerini söyleyen kişilere inanan Yıldırım çifti, Torbalı’da notere giderek burada aracı G.Ş. isimli kadının üzerine devretti. Noterden çıkarak A.E., H.E., E.A. ve G.Ş. ile birlikte aracın başına giden çift, paranın kendilerine gelmesi için beklemeye geçti

Bekleme esnasında arabanın anahtarını alan H.E. ve G.Ş., ‘Parayı çekip geleceğiz’ diyerek otomobil ile birlikte ayrıldı. Bu sırada A.E. ve E.A. da Nagihan ve Rıdvan Yıldırım'ı bankaya gideceklerini söyleyerek kendilerine ait araca bindirdi. İzmir'in çeşitli bölgelerinde bir süre dolaştırılan çift dolandırıldıklarını anlayarak polisten yardım istedi. Bornova ilçesinde aracı durduran polis ekipleri, Nagihan ve Rıdvan Yıldırım'ın şikayeti üzerine A.E. ve E.A.’yı gözaltına aldı. Karakola giden çift bu sırada otomobillerinin Manisa'nın Alaşehir ilçesindeki bir galeriye satıldığını öğrendi. Bunun üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayette bulunan çift araca satış şerhi koydurdu. Otomobillerini geri almak için dava açan çift dolandırıcılara karşı hukuk mücadelesine girişti.

İzmir'den kendilerini arayan kişinin satışın İzmir'de olması gerektiğini söyleyerek kendilerini ikna ettiğini belirten Nagihan Yıldırım, "Biz internete aracımızı satmak için koyduk. Eşimin işi vesilesiyle acil satılık diye ilan verdik. Aracı ilana koyduktan 3 gün sonra İzmir Torbalı ilçesinden bir arkadaş ulaştı. Aracı almak istediğini söyledi. İki, üç gün boyunca bizi aradı. Kendisinin İzmir Torbalı, Ödemiş civarında çiftçilik yaptığını söyledi. Aracı da esnaf kefalet kredisi kullanıp alacağını belirterek eşimi telefonda ikna etti. Bizim de biraz aciliyetimiz olduğu için hiç yapmayacağımız bir şey yaptık. Buradan İzmir’e araç satmaya gittik. Kendileri bizi orada karşıladılar. Bizi buradan oraya çağırdıkları zaman aracı kendileri krediyi kullanıp, 'Sadece satışın bu bölgede yapılması gerekiyor' diyerek çağırdılar. Aracın devrini verip krediyi sonradan kullanacağız gibi bir bilgi bizde yoktu. Buradan gittik, oturduk, çay içtik. Orada senetler, sepetler, sözleşmeler çıkardılar. Orada eşimi ikna ettiler. Çünkü 4 kişilerdi. Her bir taraftan biri bir şey söyledi" ifadelerini kullandı.

Satışın ardından Noter sonrasında kafa karıştırarak aracın anahtarını aldıklarını söyleyen Nagihan Yıldırım, "Biz çıktık noterde satışımızı yaptık bayanla birlikte. Zaten bir gün öncesinde Torbalı'daki istasyonda aracımız için muayene randevusu almışlardı. 50-55 yaşlarında olan bey, 'Saat 11’e 10 var. Geç kalıyoruz. Aracı muayeneye götürmemiz gerekiyor. Bankaya o raporu da sunacağız' diyerek orada bir kargaşa ortamı oluşturdu. Eşimin elinden anahtarı çekti, aldı. Satışı yaptığımız bayan da hemen arabaya bindi. Zaten biliyorlar, hep aynı yöntemle yapıyorlar. Bayan yanına bindi, o bey de direksiyona bindi. ‘Biz muayeneye geçiyoruz. Raporu alıp bankaya geliyoruz. Siz bankaya gidin. İşlemleri siz de hızlandırın. Biz de rapor alıp geliyoruz. Hemen ödemeyi öğleden önce yapalım. Arkadaşların yolu uzun gitsinler' dedi. Ben orada, 'Biz de gelelim. Niye biz gelmiyoruz? Hep beraber gidelim' dedim. Adam orada hemen böyle bir acele şekilde binince kafamız karıştı. İki dakika içerisinde aracımıza binip gittiler" dedi.

Yaptılları satış işlemlerinin ardından dolandırıldıklarını anladıktan sonra telefonda konuşamadığı için jandarma görevlileriyle telefondan mesajlaştığını anlatan Nagihan Yıldırım, şu ifadelere söyledi.

"Diğer iki arkadaş bizi bankaya götürmek için araçlarına bindirdi. Bayağı gittikten sonra yolda Ödemiş tabelası gördüm. Ben tabelayı görünce kuşkuya düştüm. Önde oturan arkadaşlara, 'Biz Ödemiş’e niye gidiyoruz?' diye sorunca Ödemiş'te tarlalarının olduğunu bizi banka işleriyle uğraştırmamak için orayı gezdirmeye götürdüklerini söyledi. Ben de sinirlenerek, 'Ben sizin tarlalarınızı görmeye gelmedim buraya. Ben satış yapmaya geldim. Satışı yaptım, param yok. Arabam da gitti. Çabuk dön geriye, araba neredeyse yanına gidelim. Ne yapılacaksa beraber yapalım' dedim. Bunun üzerine sürekli oyalamaya başladılar. Vakit kazanmak istedikleri apaçık belli. Ben sinirlenince döndüler tabi. Bir akaryakıt istasyonunda durdular bunlar. Bir tanesi tuvalet bahanesiyle, bir tanesi de su bahanesiyle inmeye çalıştı arabadan. Ben sağ taraftaki şahsın yanına geçip kapıyı tuttum. 'Aşağı inemezsin' dedim ve hemen orada polisi aradım. Orası jandarma bölgesiymiş. Korktuğum için bir jandarma görevlisiyle telefondan mesaj üzerinden yazıştım. 'Hayati tehlikemiz de olabilir. Bu adamlar bizi dolandırdı. Konuşamıyorum, arayamıyorum. Bildirilmesi gereken her yere bildirin' yazdım" dedi.

Yıldırım, "Ondan sonra bana kendileri mağdurmuş gibi konuşmaya başladılar. Ben de, 'Tamam, bırakın işlemleri falan. Gidelim noterin oraya. Ben aracımı geri alacağım. Ben satmıyorum, noter masraflarını karşılayıp arabamı alacağım. Getirsin versin bana aracı. İsterse 100 bin lira versin satmıyorum' dedim. Orada beni yine ikna ettiler. Noterin önüne geldik. Ne araba var, ne şahıslar var tabi ki. Bunlar terlemeye başladılar. Orada yine tuvalete gitmek istediler. Ben orada yine kapıya dayandım. 'Arabadan aşağı inemezsin' diye biraz bağırdım. Polisi aradık, Çamdibi karakolundan arkadaşlar geldiler. Bunları ekip arabasına bindirdik. Karakola biz kendimiz teslim ettik. 4,5 ay oldu. Sosyal medyada bir grup oluşturduk. Grubumuzda birçok mağdur var. İsimler aynı, şahıslar aynı, yöntemler harfi harfine aynı. Manisa, Denizli, Aydın, Kuşadası, Afyonkarahisar, Samsun, Kocaeli ve daha birçok ilde mağdurlar var. Genelde Ege Bölgesi, Manisa ve Denizli’de. Zaten benim aracımın satışını aldıktan sonra, Manisa Alaşehir’e götürüp bir galericiyle anlaşıp iki saat içerisinde bir galeriye satış yapmışlar" ifadelerine yer verdi.

Dolandırıcılık olayın ertesi gününde İzmir Adliyesi'ne başvuruda bulunduklarını açıklayan Nagihan Yıldırım, "Yöntem hep aynı. Bizden alıyorlar, galericiye veriyorlar. Benim şöyle bir avantajım var. Benim aracım üçüncü şahısta duruyor şu anda. Olayın ertesi sabahında adliyede, savcılıkta uğraştık. Hemen aracımıza satılamaz şerhi koydurduk. Benim aracım şu anda Alaşehir’de bir galericide. Şu anda bizim ulaşabildiğimiz 130 mağdur var. Belki de aynı kişiler tarafından dolandırılan bilmediğimiz binlerce mağdur var. Biz bunları bilmeden, bilmeyerek, bir hata yaptık ve gittik. Biz bunlarla oturduk çay içtik. Bunların arabasına bindik. Bunlar bizi öldürebilirdi" dedi.